Salisilatlar

Salisilat zehirlenmesi çocuklarda sıktır. Genellikle fazla miktarda aspirinin birden alınmasıyla ortaya çıkar. 150 mg/kg'dan daha fazla alınan salisilat toksik belirtilere neden olur. 300 mg/kg'dan daha fazla miktarlar ağır zehirlenmeye yol açar. Nadiren farmakolojik dozlarda aspirinin uzun süre verilmesi de dehidratasyon veya böbrek yetersizliği olan sütçocuklarında intoksikasyona yol açabilir. Toksik dozlarda salisilat kullanımının solunum merkezini uyarma yanında Krebs siklusunu etkileyerek organik asitlerin birikimine ve ketosise yol açma, vücutta oksidasyonu artırarak hiperpireksiye neden olma gibi metabolik etkileri vardır.
Salisilizmde en belirgin ve en erken bulgu hiperventilasyondur. Major bozukluk yalnızca hiperventilasyon olduğu zaman respiratuar alkaloz gelişir. Ancak sütçocuklarında ve küçük çocuklarda ketosis kolaylıkla oluştuğundan asit-baz dengesinde iki yönlü bozukluk vardır ve genellikle asidoz ön plandadır.
Salisilatların plazma protrombin yapımını ve trombosit agregasyonunu engelleyici etkileri de vardır. Salisilat zehirlenmesinde hipopotasemi, hipo veya hiperglisemi de oluşabilir.
Vücutta salisilatların dağılımı ve böbreklerle atılımı asit-baz dengesiyle yakın bir ilişki gösterir. Plazma Ph'sının asit oluşu salisilatların hücreler ve ekstrasellüler sıvıya geçişini artırır. Salisilatların önemli bir bölümü karaciğerde enzimler aracılığı ile parçalanarak vücuttan atılır. Bu parçalanma işlevi enzim aktivitesi ile sınırlı olduğundan salisilatın kandan kaybolma hızı (yarılanma zamanı), kan düzeyinin yüksekliği ile ters orantılıdır. kan düzeyi ne kadar yüksekse, bunun belirli bir yüzdesinin atılması düşük salisilat düzeylerine göre o kadar geç olur. Alınan salisilatın %10'u da parçalanmadan idrarla elemine olur. İdrarın alkali olması reabsorbsiyonu azaltarak idrarla atılan miktarı belirgin olarak artırır.
Klinik : Hiperpne dışında klinik bulgular tipik değildir. Poliüri ve sıklıkla dehidratasyon vardır. Ağır vakalarda kusma, terleme, kızarıklık, ateş, ağır hiperpne, konfüzyon, delirium, koma, konvülziyon, dolaşım kollapsı ve oligüri olabilir.
Salisilat içeren ilaçlarda salisilatlarla birlikte bulunan ve toksik etki yapan başka maddeler de MSS semptomato- lojisini etkileyebilir. Kanama nadirdir.
Laboratuar Bulguları : İdrarda FeCl3 testi pozitiftir (mor renk). İdrarın asidifiye edilmesi ve kaynatılmasıyla bu pozitiflik devam eder. İdrarda phenistix testi pozitif (kahverengi-mor renk) bulunur. Plazma veya serumda da phenistix pozitif sonuç verir. Kan düzeyi 40 mg/dl'den az ise kağıt band esmer bir renk alır. Mor renk 90 mg/dl üzerinde bir düzeyi gösterir.
Kanda salisilat düzeyi kantitatif olarak saptanır. Kan salisilat düzeyini belirlemek için ilacın içilmesinden en az 6 saat sonra kan alınmalıdır. 45-65 mg/dl hafif, 65-90 mg7dl orta, 90 mg/dl üzeri düzeyler ağır akut zehirlenme işaretidir.
Salisilat intosikasyonu durumunda kan ve idrar pH'sı, kan elektrolitleri, kan şeker ve keton düzeyi, idrarda aseton, kan gazları, protrombin zamanı ve kan sayımı mutlaka yapılmalıdır.
TEDAVİ :
  • Kusturma veya lavajla öncelikle mide boşaltılır.
  • Aktive edilmiş kömür verilir.
  • Hiperpreksi varsa soğuk uygulama ile ateş düşürülmeye çalışılır.
  • Dehidratasyonun düzeltilmesi, diürezin sağlanması (forse diürez) ve idrarın alkalinizasyonu amaçlarıyla sıvı tedavisi uygulanır.
  • Şok varsa ilk bir saat içinde 20 ml/kg izotonik solüsyonla intravasküler volümün hızla genişletilmesi gerekir.
  • Hipoglisemiye karşı bütün solüsyonlar glükoz içermelidir.
  • Verilecek total sıvı miktarı, hastanın gereksiniminin iki katına kaybettiği sıvı miktarı eklenerek hesaplanır.
  • Solüsyon dört saatlik olarak hesaplanır.
  • Solüsyon %5 dekstroz, 50 mEq/l sodyum ve hasta idrar yapıyorsa 40 mEq/l potasyum içermelidir. Bu tedavi ile enaz 3-5 ml/kg/saat'lik idrar akımı sağlanması amaçlanır.
  • Ayrıca idrarı alkalinize etmek amacıyla NaHCO3 4-5 mEq/kg dozda 4 saatlik İV perfüzyon sıvısına ilave edilir. Bir saat sonunda idrar pH'sı 7.0 üzerine çıkmamışsa doz artırılır (ilave 2 mEq/kg). İzleyen 8 saatte idrar ve kan pH'sı kontrol edilerek idrar pH'sını 7.5 düzeyinde tutucak şekilde NaHCO3 verilmeye devam edilir. NaHCO3 olarak verilen sodyum miktarı parenteral sıvının bilşiminin düzenlenmesinde dikkate alınmalı, fazla sodyum verilmesinden kaçınılmalıdır.
  • İdrarın alkalinizasyonu için ek olarak cilt altına acetazolamide ( Diamox ) 5 mg/kg (24 saatte 3 defa) verilmesi de önerilmektedir.
  • Alkalozun hipopotasemiye ve paradoksal asit idrara yol açabileceği düşünülmeli ve hastaya potasyum mutlaka verilmelidir (3-5 mEq/kg/gün)
  • Kan koagülasyon bozukluğuna karşı K ve C vitaminleri verilmelidir.
  • Çok yüksek kan salisilat düzeyleri (100 mg/dl üstü), oligüri veya anüri, kalp hastalığı ve rutin tedaviye yanıtsızlık durumlarında hemodializ yapılması gerekir.